Sevgili BODTO üyeleri, çok kıymetli Bodrumlular,
1980'li yılların başında Türkiye'deki yatak sayısı 60 bin civarındaydı. Rodos adasında da yatak sayısı yaklaşık bu sayı kadardı. Bir Yunan adasındaki yatak sayısı ile Türkiye'deki yatak sayısı neredeyse başa başken, 1984 yılında Başbakan Özal döneminde bir turizm hamlesi yapıldı. Hazine arazilerinden turistik tesisler için tahsisler yapıldı, turizm yatırım teşvikleri verildi. Böylece turizmde büyük bir atılım ve gelişim meydana geldi. 80'li yılların başında hedeflenen turizmdeki büyüme bir anda Türkiye'de, 4-5 yıldızlı otel ve 1.sınıf Tatil Köyleri sayılarında müthiş bir artış yaşandı. Türkiye'nin yatak sayısı 2012 verilerine göre 979 bin 986'ya ulaştı.
Yaklaşık bir milyon yatak kapasitesi sektörümüzün büyüklüğünü gösteren çok ciddi bir sayıdır. Turizm Bakanlığı ve Tanıtım Genel Müdürlüğü son 30 yıl içinde çok güzel ve başarılı çalışmalar yaptı. "80" li yıllarda başlayan tanıtım çalışmaları istikrarlı ve artan bir şekilde dünyanın her yerine yayıldı.
Turizm Bakanlığı tanıtım için ciddi bütçeler ayırdı. Bodrum'da bu tanıtım çalışmalarına büyük katkı sağladı ve katkı sağlamaya da devam ediyor. Türkiye turizm pazarlamasını deniz, güneş, kum ve Kültür turizmi olarak yapıyor. 2012 verilerini dikkate aldığımızda dünyada altıncı sırada, Avrupa'da ise dördüncü sıradaydık. Turizm gelirlerinde ise dünyada 12. sırada yer alıyoruz. 2013 yılında Tanıtım Genel Müdürlüğü, Türkiye tanıtımı için 48 milyon dolar gibi çok ciddi bir bütçe ayırdı.
Turizm Ankara için kelimenin tam anlamı ile “Altın Sektör”. Turizmin ülke ekonomisine katkısını, yani sağladığı istihdam, KDV, ÖTV, gelir vergileri, Ankara'nın turizmi altın sektör olarak kabul etmesinin nedeni olarak sayabiliriz.
Bodrum özeline baktığımızda da Ankara'nın gözbebeği Bodrum. Türkiye sıralamasında Bodrum 38.sırada yer alıyor. Devletimiz 1980'li yılların başından itibaren turizmde ciddi bir atak yaptı. Özel sektör önemli yatırımlar yaparak büyük risklere girdi. Türkiye, turizmde Avrupa ve dünyada önemli bir yere sahip oldu.
Her şey çok iyi giderken Maliye Bakanlığı, Milli Emlak Müdürlüğü turizmcilere “kullandığınız kum benim” diyerek ecrimisil uygulamasına geçti. Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından ecrimisil şu şekilde tanımlanmış; “Hazine taşınmazının, İdarenin izni dışında gerçek veya tüzel kişilerce işgal veya tasarruf edilmesi sebebiyle, İdarenin bir zarara uğrayıp uğramadığına veya işgalcinin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, taşınmazın işgalden önceki hâliyle elde edilebilecek muhtemel gelir esas alınarak İdarece talep edilen tazminattır.”
Burada kullanılan “işgalci” tabiri ise anlaşılır gibi değil. Sanki o alan dış güçler tarafından işgal edilmiş gibi suçlayıcı bir tabirdir ve turizmcimizi incitmektedir.
Yine Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından yapılan tanımlamada ecrimisil bedeli şu şekilde tespit edilmekte; “Ecrimisil tespit ve takdir edilirken, Hazine taşınmazının değerini etkileyebilecek; imar durumu, yüzölçümü, niteliği, verimi (Tarım arazilerinde), alt yapı hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı, konumu, işgalden önceki haliyle kullanılması halinde getirebileceği gelir gibi her türlü objektif ölçüler dikkate alınarak rayiç değer tespit edilir.”
Burada dikkat edilirse “...işgalden önceki haliyle kullanılması halinde getirebileceği gelir…” bölümüne dikkat çekmek isterim. Eğer turizm yapılamasa, turizmcinin kullandığı ve ecrimisil ödediği alan ne kadar gelir getirebilirdi?
İşte tam burada bir çelişki ortaya çıkıyor. Ecrimisil ödenen yerler, aslında turizmci sayesinde değer kazanıyor. Turizmci olmasaydı o alanlar atıl ve gelir getirmeyecek alanlar olacaktı. Üstelik turizmci kullandığı bu alanlar için bir bedel ödemeyeceğim de demiyor, ödüyor ve ödemeye de devam ediyor. Ancak bu bedeller Bodrum için o kadar yükseldi ki, birçok işletme, yıllık gelir vergisinin üzerinde ecrimisil ödemeye başladı.
Daha da önemlisi Antalya gibi Türkiye'nin İstanbul'dan sonra ikinci sırada yer alan bir turizm bölgesinde ödenen Ecrimisil ile Bodrum'da ödenen Ecrimisili karşılaştırıldığında; neden Bodrum kat kat fazla ecrimisil ödüyor? Antalya"da kumsal için ödenen emsal bedeli üzerinden %7-8 ecrimisil öderken, Bodrumlu turizmci %30-35 ecrimisil ödemektedir.
Bunu anlamak mümkün değildir.
Bu konuda turizmcileri temsilen birçok görüşmelerimiz oldu. Bu konudaki mağduriyeti anlatmadığımız ve çözüm talep ettiğimiz neredeyse hiçbir yönetici kalmadı. Fakat bu konuda bir çözüm üretilmeyecek olur ise Bodrum turizmi ve turizmci çökme aşamasına gelecektir. Türkiye'nin önemli bir gelir kaynağı olan Bodrum'un turizm sektörünü kurtarabilmek için mutlaka bir çözüm bulunması gerekmektedir.
2014 yaz sezonunun tüm üyelerimize bol kazanç ve bereket getirmesini dilerim.
Saygı ve Sevgilerimle
Mahmut Serdar Kocadon
Yönetim kurulu Başkanı