Zeki Köylü
Zaman rüzgar gibi geçiyor
25 Şubat 2009 Çarşamba

Değerli BODTO Üyeleri,

 

Sevgili Bodrumlular zaman rüzgar gibi geçiyor. 4 yıl öncesi belleklerimizde daha dün gibi. 15 Şubat"ta Odamızın yeni yönetimini belirlemek için seçimler yapacağız. Farklı yoğurt yiyiş biçimi olan gruplar birbirleriyle yarışacak, aynı frekansta olanlar birbirlerine destek verecek, projeler yarışacak ve bunun sonucunda Odamız yeni yöneticilerine kavuşacak. Onurlu bir mücadele, yeni onurlu bir hizmet süresini de getirecek.

 

Bende geçen 4 yılda bu hizmeti bir onur olarak taşımaya çalıştım. Beynimin ve deneyimlerimin toplamını 4 yıl boyunca bu hizmete aktarmaya gayret ettim. Her ay bu köşeden sizlere yazılarımla ulaştım. Yazmak bana göre, hele profesyonel de değilseniz çok kolay değildir. Üzerinde çok çalışmak gerekir. Çünkü yapacağınız bir yanlış ileride bile önünüze koyulabilir. Boşuna dememiş atalarımız; ""Söz uçar, yazı kalır"" diye.

 

Veda yazıları çok zordur ve aynı zamanda hüzünlüdür. Ayrılmak zor çünkü. Ama biliyorum ki bu yerler, nöbet yerleridir. Sıranız gelince yapmanız gereken ama günü gelince ayrılmasını bileceğiniz yerler. Deneyimlerim gösterdi ki toplumumuz alışkanlıklarıyla yaşıyor. Ama bazı toplumlarda hobileriyle. Alışkanlıklarına yenilenler hobilerine zaman ayıramadan göçüp gidiyorlar.

 

Bodrum Türkiye"nin Dünyaya açılan penceresidir derler. Yurt dışında neredeyse Türkiye gibi tanınıyor. Bodrum"un önemi de buradan geliyor zaten. Bu nedenle Bodrum"daki kurumlarda görev alabilmek ve hakkını verebilmek çok kolay değildir. Liyakat seçimlerde bana göre öncelikli olmalıdır. Ahbap çavuş ilişkileri bence bundan sonra Bodrum"a küçük gelir. Sektörünü temsil, reel ticaretin içinde olmak, eğitim ve deneyim bu seçimlerde herşeyin önünde olmalıdır.

 

Ayrıca bütün bu kurumlar çok geniş bir kitleyi temsil etmektedir. Bu kitlenin içinde siyaset yelpazesinin tümünden kişiler vardır. Bu kurumun yöneticileri bu ilkeye çok dikkat etmelidirler. Adlarının herhangi bir partiyle veya başkan adayıyla anılmaları, yelpazenin diğer yanlarında yer alan üyeleri yaralayacaktır. Ayrıca bu kurumlarda şiar, yalnızca hizmet olamlı, sıçrama tahtası olarak kullanılmamaya dikkat edilmelidir.

 

Kurum adına harcamalara imza atmak ise ayrı bir titizlik gerektirir. Kendi cebimizdeki parayı harcamak yalnızca bizi, kurumun parası ise bütün toplumu bağlar. Burada yalnızca defterlerde değil, sürekli toplum vicdanında da aklanmak gerekir. Ayrıca bunun süresi de yoktur. Güçlü olduğunuzda, ağam paşam diyenler, kendinizle başbaşa kaldığınızda, geçmişin hıncını sizden çıkartmak için sıraya girerler.

 

Hüzün her zaman acı değildir. Yerinizi doldurduğunuzu hissederseniz, her ayrılık hüznünde birazda haz vardır. Bu hazın ölçütü ise sizlersiniz. Sizlerin vereceği tepkilerdeki olumlu ya da olumsuz izler bunun ölçütüdür. 4 yıl bana bir görev verdiniz. Her meclis toplantısına katıldım. İşlerimin yoğunluğunu hiç öne sürmedim. Günü geldi sabah İstanbul"dan uçakla geldim, toplantıya katıldım ve akşam geriye döndüm. Çünkü bu yetkiyi sizden isterken bu yerin öneminin bilincindeydim. 4 yıl boyunca da gereğini yapmaya çalıştım. Belki yeterli olamadığım zamanlar oldu. Belki bu süreçte gereksiz yere bazı kişilerin kalbini kırdım. Şimdi huzurunuzda yetersizliklerim için sizden ve kalbini kırdıklarımdan özür diliyorum. Ama başardıklarım varsa ve mutlu ettiklerim bu konudaki taktirleriniz ise bizleri mutlu edecektir. Deniliyor ki; ""Toplumumuz yergilerinde bonkör, takdirlerinde cimridir"". Ama sizler bu kurumlara art niyetsiz kişileri taşımak istiyorsanız takdirleriniz en büyük motivasyon olacaktır.

 

Tekrar aday olmayacağım için 4 yıllık görev süremin arkasından hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hoşcakalın.