Bodrum Türkiye’nin Turizm başkenti.
Doğal güzelliği ve tarihi dokusu ile sadece ülkemizin değil, dünyanın da gözbebeği.
Yerli ve yabancıların artık yıl boyu yaşadığı bir yer oldu Bodrum.
O’nu görüp de sevmeyen yok!..
Cevat Şakir’in şehri.
Aşkın şekillendiği yer!..
Bir yanda” Antik tiyatro,” basamaklarında sanat ışıltısı…
Diğer yanda güneşle dalgalar kucaklaşır, yeşilin maviye sarıldığı koylarda.
Etrafınızı yasemin kokuları sarar.
Ya da hanım elleri açmıştır sokaklarda. Mavi boyalı pencerelerde sardunyalar,duvar üstünde begonviller…Renk renk!.. Gençlik heyecanı gibi…
Bitez’in uzaklarında martı sesleri Vivaldi’nin kemanına karışır...
Mehtap ne güzel çıkar İskelede…
Kalenin duvarlarında asırlar boyu yankılanan saltanat vardır. Rüzgâr sizi sararken Kraliçe “Ada’nın” Büyük İskender’e olan tutkusunu yaşarsınız…
Bir heybet.bir coşku.Heyhat!...
Göz alabildiğince uzanan deniz Yunan dostluğunu özletir bize…
Kos’ta söylenen şarkılar Akyarlar’a ulaştığında ayrı bir huzur duyar insan…
Bir zamanlar kartal gibi gıcırdayarak dönen “yel değirmenleri” ölümsüz gücü anlatır…
Peynir Mağarasının tarihi, insanlık birikiminin görkemini gösterir..
Bodrum’un yemekleri, insanları kadar güzeldir.
Bodrum’un insanları süngercidir..Dingin,cesur ve mutlu..
Yelkenleri sevgi ile dolar, dostluk adasına dümen kırar Bodrum…
****
Engin bir kültüre sahip olan Bodrum yarımadası, eşsiz değerleriyle cazip bir kent haline geldi.
Hükümetin duyarsızlığına rağmen son zamanlarda, yerel örgütlerin, belediyelerin kent yaşamına daha fazla müdahale etmesi, olumlu sonuçlar getirdi. Yarımada da zor da olsa hizmet arttı... Özellikle Bodrum Ticaret Odasının aktif katılımı ile Bodrum, yeni bir ufka açılıyor.
Doğal ve kültürel zenginlikler hizmet sektörünü geliştirirken, yeni yatırımlarla ticaret hacmi de gelişiyor. Orta boy tersane ve marinalar denizdeki hareketliliğin somut örnekleri…
BTO’nun aynı zamanda başlattığı komşu adalar yönetimleri ve Yunan Ticaret Odaları ile ilişki, başarılı bir adım olarak değerlendirilmeli.
Oluşacak ticari işbirliği, hem Ege’de barışın sağlanmasına, hem de dostluğun kalıcı olmasına neden olacak. Karşılıklı maddi tatmin iki ülke insanının daha sıkı kucaklaşmasına neden olacaktır.
İngilizler başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından mesken ve tesis almak üzere gelen yabancılar, durgun olan inşaat sektörüne büyük hareketlilik getirmiş.
Yükselen talep, Bodrum’un Akdeniz de gelecek vaat eden yerlerin başında olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor…
Bakanlığım döneminde Bodrum’a ciddi yatırımlar yapılmıştı.
Bodrum Müzesinde yer alan kültürel varlıkların değeri ölçülemez. Bazı eserler dünyada benzersizdir. Teşhir ve tanzimde Avrupa’nın en iyi müzelerinden biridir Bodrum.
Kraliçe Ada’nın kafatası “etlendirilerek” teşhir edilmektedir. Bu müzecilik tarihinde bir ilktir.
Yaklaşık 400 yıl sonra kalenin zindanı açılmıştır.
Osmanlı Paşasına teslim edilmeden önce, kalede esir bulunan Osmanlı leventleri öldürülmüştür. Paşa, Kaleye girdiğinde yerde yatan Leventleri görür ve ” Bizim zamanımızda böyle mezalim olmayacaktır.”diyerek, askerleri zindanla birlikte gömer.
O tarihte kapatılan Zindanın açılması aylarca sürdü. Binler M3 toprak hafriyatı yapıldı. Bu çalışmalar sonrası gün yüzüne sadece zindan çıkmadı. Aynı zamanda “insana saygı duyan ve şiddeti ret eden bir anlayışta” çıktı.
Akdeniz de bulunan en eski ilk batık Bodrum Kalesinde sergilenmektedir.
Bu zenginliklerden hareketle Bodrum, turizm ve tarihi değerlerini başka bir şekilde daha değerlendirebilir. Eğitim ve sanat şehri olarak…
Bu doğrultuda ciddi adımlar atılmıştı. Bu adımlar geliştirilmeli.
Malta örneğinde olduğu gibi… Malta turizm sezonu dışında dünyanın her yanından gelen öğrencilere dil, sanat, felsefe gibi konularda uygulamalı eğitim veren bir yer haline getirilmiş.
Bu vesile ile Bodrum’daki bir tehlikeye dikkat çekmek isterim.
Bodrum “yer altı ekonomisinin” en önemli merkezlerden biri durumunda..
Bodrum da “kara para” çok. Ve bu para burada aklanıyor. Bodrumda arazi, mesken ve diğer yatırımlar kayıt dışılığı destekleyen bir görünüm arz ediyor.
Bu çarpık yapı, Bodrum’u “mafyanın” eline teslim eder.
Nitekim devletin birçok dosyasında, organize suç faillerinin Bodrum’un değerlerini kullanarak ciddi rantlar elde ettiğini görmekteyiz.
Bodrum’un ekonomik yaşantısındaki bazı sektörler bazı örgütlerin eline geçtiğini biliniyor. O kulvarlarda başkalarına yaşam hakkı tanınmaması ticari barışı bozuyor.
Bilinen bu gerçek karşısında başta Mülki Erkân olmak üzere, tüm sivil toplum örgütleri ve Ticaret Odası yılmadan ve cesaretle bu yapıyı yok etmek için mücadele vermeli...
Bodrum yaşanılacak yer olarak kalmalı. Doğası, değerleri, sosyal ve kültürel zenginliği ile insanları kucaklayan Bodrum, “dünyanın mutluluk” başkenti haline gelebilir!