İnsana, hayvana, doğaya saygı duymalıyız

MAHMUT SERDAR KOCADON

BODRUM TİCARET ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI

 

“Gönül ister ki bilinçlenme artsın, Bodrum’dan güzel anılarla ayrılanlar geriye temiz ve yaşanabilir bir doğa bıraksın.”

 

Bodrum’ un yerel yöneticilerinden biri olarak Bodrum’da yaşanan yapısal ve kültürel değişim hakkında neler söylemek istersiniz?

Yarımadamızdan önce pandeminin herkese öğrettiği yeni tatil ve yaşam anlayışından bahsetmek isterim. Son zamanlarda sosyal hayatta insan kalabalığından uzak olmak, temiz havada, daha dingin sakin ortamlarda sosyal mesafeye dikkat ederek vakit geçirmek herkes tarafından önemsenen bir yaşayış biçimi oldu.

Salgın dönemi ve bununla beraber ilçemize yaşamakta olduğumuz adeta altına hücum gibi bir şey. Hatırlayın eski kovboy filmlerinde madenlerde altın bulma arayışlarını…

Bodrum için altın kelimesi bile az adeta göz kamaştıran bir mücevher tanımı daha uygun. Tabi böyle bir mücevherinde talep edeni çok oluyor.  

Kış aylarında şimdiye kadar görmediğimiz, karşılaşmadığımız nüfus akını gerçekleşti buraya.

Bununla beraber kurye ve kargo hizmetlerinde yeni iş kolları oluştu. Gelen nüfus taleplerine uygun olarak lojistik ön plana çıktı. Büyük hacimli araçlar İlçemiz yollarında görüldü.

İnşaat sektörü ve emlak oldukça fazla hız kazandı. Daha önce sakin geçen kış aylarında birden üye sayımızda inşaat sektörü firmalarında artış yaşandı. Belli işkollarında firma sayısı arttı işyeri fazlalığı oluştu.

Salgın nedeniyle kapalı olan işyerlerinin yaşadığı sıkıntılar dururken belli işkollarında adeta patlama yaşandı. Kış aylarında hiç olmadığı kadar üye kayıt başvurusu oldu.

Odalar olarak kayıt olan işletme sayılarımız Bodrum özelinde; 2019 yılında 763 işletme kurulurken, 2020 yılında bu rakam pandemiye rağmen 902’ye yükselmiş, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 2021 yılında ise % 55 artış gösterdi. Diğer Muğla Odalarımızda da durumun aynı olduğunu biliyorum.

Mevcut işletmelerin yaşadıkları ticari sıkıntılara ek yeni işletmelerin de eklenmesiyle önümüzdeki yıllar için tablonun nasıl şekilleneceğini ön görmek gerçekten zorlaşıyor.

Bu yeni nüfus hareketinde yollarımız yetmedi, altyapımız yetmedi, gıda alışverişi yapılan yerler mal tedarikinde zorlandılar. Raflar boşaldı…

Makul düzeydeki Kovid-19 hasta sayımız birdenbire artış gösterdi… Bodrum nüfusuna ancak hizmet veren hastanelerimiz doldu. Sağlık çalışanlarımız çok yoruldular, kendilerine minnettarız.

Son bir yıllık zamanda bunların hepsini yaşadık sıkıntılarını hepimiz hissettik.

Zaten Odamız Mavi Dergisinin 100. Sayısı ile de bu konuya ayırarak dikkat çekmek ve gelen önerilerle geleceğe ışık tutmayı amaçlıyoruz…

Yeri gelmişken 100. Sayımızı kutluyor. Dergimize bugüne kadar emek veren herkese teşekkür ediyorum.

Bodrum’ da yaşanan nüfus artışı Bodrum’u sizce ne yönde değiştirecektir. Önümüzdeki 10 yılda sizce Bodrum’ u neler bekliyor?

Bunu açıklamak için önce sayılar üzerinden konuşmak gerekli… Bodrumda yaşayan yerleşik nüfus 2010 yılında 124.820, 2015 yılında 155.815 kişi 2020 yılı sayımına göre de 181.541 kişi… Son pandemide ise yerleşik olarak kaydı olmayan nüfusla beraber bu sayının 500.000 kişiye yaklaştığı tahmin ediliyor. Yani son on yılda Bodrum’un nüfusu %300’e yakın artış göstermiş. Bunu nasıl tolere edebiliriz diye düşünmek gerekiyor. Nüfus artışına ilişkin olarak gelişmeler, işyeri fazlalığı gibi konular her zaman gündemimizdeydi. Gelecekte turizmin, ekonominin nasıl şekilleneceğini sayılarla ortaya çıkarıp ilgili yerlere dosya halinde sunduk…

Salgını tahmin etmek mümkün değildi fakat bizim gibi nüfusu artan tatil yöreleri için 2007 yılında Odamızda bir toplantı düzenlemiştik. Bu toplantıya Ege’den Akdeniz’e kadar birçok il ve ilçeden yerel yöneticiler  ve TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu da katılmıştı. Oradan çıkan sonuçları raporlaştırıp TOBB ve kamuoyuna açmıştık.

Yine aynı tarihte yani 14 yıl önce Vizyon 2023 sempozyumununda Bodrum’un ihtiyacı olan konuları ifade etmiştik. Arıtma, katı atık, su, enerji ve ulaşım ile ilgili ihtiyaçlar ortaya konmuştu.

Dokuz Eylül ve Yeditepe Üniversiteleri ile Bodrum envanter projesini yapmıştık. İşyeri fazlalığının ekonomiye yansımasını verilerle anlatmıştık.

Bodrumdaki kurumlar ve STK’lar ile birlikte Bodrum’un doğasını bozacak yapılaşmaya karşı olduğumuzu her zaman beyan ediyoruz.

Buralarda bugüne kadar yaşamış kadim uygarlıklara, denizden geçimini sağlayanlara Halikarnas Balıkçısı’na, Sadun Boro’ya, Victor Anainas’a, isimsiz yüzlerce süngercilerimize…

Bodrum’u Bodrum yapan sanatçılarımız Zeki Müren’e, Klasik Müzik Festivali düzenleyen Gülsin Onay’a daha sayamadığım birçok ressam, şair ve sahne sanatçılarımıza…

Kadim teknikleri kullanan geleneksel ahşap tekne ustalarımıza bu şehre emek veren adının iyi yerlere gelmesini, marka olmasını sağlayan, katkı veren herkese minnet borcumuz var.

Geleneksel ahşap imalatı yapan ustalarımıza ve yarımadamızın denizine doğasına saygı anlamında bu kültürü yaşatmak için Bodrum Deniz Müzesini kurduk.

Daha sonra yapılan bağışlarla müzemiz zenginleşti… Bu müzeyi görüpte etkilenmeyecek kişi düşünemiyorum.

Bodrum’da yaşanan değişime karşı nasıl hazırlıklar yapıyorsunuz? Nüfus artışı ile birlikte yaşanacaklara karşı tavrınız ne olacak?

Bu konudaki tavrımız bellidir ortak aklın, bilimin, verilerin ışığında yürümek…

İnsana, hayvana, doğaya saygı duymalıyız. Artık Bodrum gibi çok özel yerlerin şehirlerin planlanmasına dikkat edilmeli, hepimiz aklımızı başımıza almalıyız.

Yatırım olmasın demiyoruz ama yatırımın da dengeli olması lazım. Gelen yatırımın Bodrum'un doğasına, bitki örtüsüne, coğrafi düzenine, kültürüne aykırı olmaması gerekiyor.

Örneğin 2006 yılında bir proje başlatmıştık denizlerimizi korumak için Gökova Bodrum kıyıları ve Gökova Körfezi Körfezi'nde Yüzgeç isimli bir tekne tur teknelerinden çöplerini alıyordu ve aynı zamanda onları bilinçlendirmek için anketler düzenlemişti. Oradaki yerel idarelerin temizlik konusunda dikkatini çekmiştik bu daha sonra belediyeler ve çeşitli kurumlar tarafından daha da ilerletildi, şu anda deniz dibi temizliği de yapılacak kadar önem verilir oldu.

Gönül ister ki bilinçlenme artsın Bodrum’dan güzel anılarla ayrılanlar geriye temiz ve yaşanabilir bir doğa bıraksın.

Yine 2006 yılında başlattığımız Bodrum mandalinasından katma değerli ürünler üretmek üzere bir projemiz var. Kamuoyunun bildiği üzere Bodrum mandalinası gazozun ürettik amacımız tabii ki bu gazozdan bir kar elde etmek değildi amacımız yerel, organik mandalinamızı canlandırmak. Bakımı yapılmayan gelir getirmeyen mandalina bahçelerinin tekrar sahipleri tarafından bakılması özen gösterilmesi ve bu bahçelerin betonlaşmaya yenik düşmemesi için öncü olmaktı.

Alternatif turizm için Bodrum Leleg yolu projesini GEKA ile beraber yaptık. Burada tabii hem turizme alternatif hem de doğamızın tarihimizin yeniden keşfedilmesini istedik. Bu yol Bodrum Belediyemiz ve BODOSK işbirliği ile yeniden sezona hazır hale getirildi. Leleg yolunu görmeye gelenlerden en büyük isteğimiz oradaki bitki örtüsünün zarar görmemesi ve etrafının çöplerle dolu olmaması. Buradaki etkinliklerin de profesyonel tur şirketleri ile doğa derneklerinin desteğini de alarak yapılmasını istiyoruz.

Bodrum'un florasında çok kıymetli bitkiler var bahar aylarında özellikle açan nadir bulunan türler var. Bunları yürürken bile özenle doğamıza saygılı yürümeliyiz.

Bunun ayrıca şöyle bir Bodrum'a yararı var; Leleg yolu olarak işaretlediğimiz yerler yapılaşmaya açılamayacak. Bunu projenin en büyük avantajlarından birisi olarak görüyoruz.

Biliyorsunuz trafik sıkışıklığı çok fazla olunca alternatif olarak çevre yolu gündeme geldi. Çevre yolları şimdiye kadar yapılan her yerde yolun her iki tarafında yapılaşma fazlalaşıyor.  Bodrum’a çevre yolu yapılacaksa kesinlikle yolun her iki tarafı da kesin inşaat yasağı ve yapılaşmaya açılmadan öyle ki benzinlik bile açılmadan doğayı koruyacak şekilde açılmalıdır.

Biz Bodrum’a daha çok bina yapılmasını istemiyoruz. Çünkü zarar veriyor bunu kaldıracak bir doğa yok bu çok nadide mücevheri en özel haliyle korumak istiyoruz.

Her yeri bina dolmuş turizm kentine kim gelmek ister ki…

Gelecekten sorumluyuz çünkü çocuklarımıza bulduğumuzdan daha iyi Dünya bırakmak zorundayız.

Yine bir istatistik rakam vermek gerekirse Muğla iline göç hızı  %13.46 batıdaki illerin büyük çoğunluğu böyle fakat başka illere baktığımız zaman bu eksiye düşüyor yani eksi 13'ün altına düşüyor bu iller göç veriyor.

Bu göç konusunu özellikle devlet büyüklerimizin, planlamacı kurumların dikkate alması lazım neden bu kadar batıya göç oluyor ve neden diğer iller göç veriyor bunların analizinin yapılarak daha dengeli bir nüfus hareketine imkan tanımak lazım. Memleketimizin her yeri ayrı güzel, yemek kültürü var, arkeolojik alanları var.

Başka bir veri de yaşlı nüfusun Muğla ilinde ve özellikle Bodrum ilçesinde diğer ilçelere illere göre daha fazla olması.

Bu da yeni istihdam olanakları ve iş fırsatları sunuyor sonuç itibariyle bilimsel verilerin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.

Odamız 2005 yılından beri uluslararası standartları içeren kurumsal yönetim sistemi yönetiliyor. 4 yıllık stratejik planlar yapıyoruz. Sivil toplum kuruluşları, kamu kuruluşları temsilcilerini davet ediyoruz ve çalıştaylar düzenliyoruz. Çalıştaylardan sonra stratejik planlarımızı oluşturuyoruz şimdiye kadarki çalıştaylarda katılımcılar tarafından en çok yazılan konu Bodrum’un bir kültür - sanat şehri olması. Turizm ve geleceği bu yönde ilerlemeli, yerel değerlerin, çevrenin korunması ve ekonominin de bu iş kolları üzerinde devam etmesi bizim en sık rastladığımız konular…

Bütün planlarımızı bu temel üzerine kuruyoruz ve gelecek senaryolarını oluşturuyoruz. Biraz önce de bahsettiğim projeler bunlardan çıkan sonuçlarla oluştu 2018 yılında yaptığımız Stratejik plan da Cumhuriyetin 100. yılını hedefledik ve 2023 yılına kadar ana temamız sürdürülebilirlik yani insan ögesi ön planda olmalı ticareti de insanın ön planda olduğu gelecek nesilleri de düşünerek yapmalıyız.

Daha önce toplantılarının birinin Odamızda yapıldığı Avrupa Birliği projemiz vardı. Projenin toplantısına birçok Akdeniz’e kıyısı olan ülke katılmıştı.

Katılan ülkelerde de yine aynı konular vardı. Bu yaşadıklarımız sadece bizde değil başka ülkelerinde sorunu. Konuşmacılardan Arkeolog Harry Tzalas hepimizin düşüncelerine tercüman olan şu konuşmayı yapmıştı:

“Kimliği olan bir kent yaşanacak daha iyi bir yerdir. Gelişim planlamasında kültürel farkındalığın önemi dikkate alınmalıdır.

Kent için kararlar sınırlı sayıda kişiler tarafından verilir, ancak bu kararlar, genellikle nesiller boyu birçok kişinin yaşamını etkileyecektir. Bu nedenle, böylesi kararların çok disiplinli danışma organlarının yapacağı titiz planlamalardan sonra alınması gerekir.

 

Her ne kadar öncelik, bugünün sakinlerinin çoğunluğuna daha iyi bir hayat sağlanması hususuna verilecek olsa da, yarının vizyonu hazır ve nazır olmalıdır. Bir kent, sokaklarının, meydanlarının, binalarının, kanalizasyonunun, tatlı suyunun, telefon, ulaşım ve sair donanımlarının toplamından daha fazla bir şeydir.

Akdeniz kentlerinin çoğunun “ruhu” vardır, zira etrafını çevreleyen bu deniz, tarihin başlangıcından beri birçok medeniyetin beşiği olmuştur ve bu “ruh” yaşam koşullarını iyileştirme planları yapma zamanı geldiğinde susturulmamalı, mahvedilmemelidir.”
 

Yarımadamızda turizm çeşitliliklerine göre planlama yapılmalı. Lüks turizm var, mavi yolculuk var, eko-turizm faaliyetleri var, butik konaklama işletmeleri var, yerel pazarlar köyler var, tarım var, ama en lüks markalar da var. İşte tüm bunları mevcudu, birlikte yönetir ve geleceğe dönük planlı adımlar atabilirsek DAHA GÜÇLÜ OLURUZ ve Bodrum markasını sürdürürüz…

Ama yılgınlık yok diyorum, hep birlikte dayanışma ile bunu başarabiliriz.

https://www.bodto.org.tr/ sitesinden 25.04.2024 tarihinde yazdırılmıştır.