Rifat HİSARCIKLIOĞLU
Türkiye'nin özgün modeli, Ankara forumu
25 Ocak 2008 Cuma

“Teknik pazarlık süreci, yalnızca ilgili ülke cumhurbaşkanlarının değil, ilgili herkesin Ankara Forumu'ndan haberdar olmasını sağladı. TOBB'nun Ankara Forum'u markası, o teknik tartışma süreci ile birlikte, tuttu. Türkiye'nin yaratıcı bir projesi olan “Ankara Platformu”, çatışmalı sorunların çözümünde özgün bir model olarak dünyada kabul gördü.”


Türkiye sadece iktisadi gücüyle değil, siyasi alanda da doğu ile batıyı bir araya getiren bir kavşak noktası haline geliyor. Bunun son örneğini Ankara'da İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Filistin Ulusal Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas'ın bir araya geldiği tarihi buluşmada yaşadık. Bunun nasıl bir önemi olduğunun cevabını şu basit soru veriyor; başka hangi ülke, bu bölgede böylesine tarihi bir buluşmanın ev sahipliğini yapabilirdi?


Her iki konuk cumhurbaşkanı Türkiye'de yaklaşık iki gün kaldılar. Önce Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile ortak aktivite gerçekleştirdiler. Arkasından da üç cumhurbaşkanı Ankara Forumu toplantısına katıldılar. Sonra da hep birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde genel kurula katılarak bire konuşma yaptılar.


Ankara'nın bölge ülkelerinin cumhurbaşkanları için bir uğrak yeri olması, Türkiye'nin bölgede artan öneminin açık bir belgesi olarak algılandı.


Her üç Cumhurbaşkanının katıldıkları Ankara Forumu'nun tam ismi aslında “Filistin, Türkiye ve İsrail Arasında İktisadi İşbirliği İçin Ankara Forumu” idi. Ama artık markalaşan ismiyle, yani kısaca Ankara Forumu olarak biliniyor.


TOBB öncülüğünde meydana getirilen forumun ilk toplantısı,2005'te yapılmıştı. Amaç, Filistin ve İsrail'in Ticaret ve Sanayi Odaları kanalıyla barış sürecine geniş toplumsal kesimlerin de katılımını ve desteklerini sağlamak için somut ve işler bir platform meydana getirmekti. İlk toplantıdan bu güne kadar geçen yaklaşık 2,5 yıl zarfında Ankara Forumu dünyanın çeşitli bölgelerinde beş toplantı daha yaptı. Dünya Bankası'nın, Birleşmiş Milletler'in, Amerikan Ticaret Odası'nın destekleri sağlandı.


İstikrar ve huzurun bir istisna, çatışma ve bölünmenin genel kabul gördüğü bir ortamda, başlangıçta bir nevi “mission imposibile”,misyonu olanaksız olarak algılandı bu inisiyatif.


Haksız da değildi, zira bugüne kadar önce Norveçlilerin 1994'de kurdukları “Ortak Ekonomik Komite” ,sonra Dünya Bankası'nın oluşturduğu “Özel Sektör Çalışma Grubu” ve Dünya Ekonomik Forumu'nun girişimleri gibi pek çok girişim başlamış ama sonuçsuz kalmıştı. Zira hepsi de yerel ve kişisel girişimler olarak kaldılar ve dağıldılar.


Ankara Forumu ise başından itibaren farklı tasarlanmıştı ve üç açıdan diğer girişimlerden ayrılıyordu. Öncelikle amaç, İsrailli ve Filistinli iş adamlarını kişisel olarak buluşturmak değil, İsrail ve Filistin iş dünyası örgütlerini kurumsal olarak bir araya getirmekti. Kalıcı bir karşılıklı diyalog mekanizması kurmaktı. Zira bu sayede barış sürecine dair alınan tavır daha kurumsal, kalıcı ve benimsenmiş oluyordu.


İkinci olarak ise iş adamları sohbet amacıyla bir araya gelmiyor, somut adımlar atılıyordu. Filistin'de bir iş adamı tutuklandığında veya mal taşıyan kamyonlar gereken yerden geçemediğinde, bunun bilgisi Ankara'ya TOBB'ye de geliyordu. İsrail'deki TOBB'nin muadili meslek örgütünün ve Dışişleri Bakanlığımız katkısı ile mesele araştırılıyordu. Bu sayede sadece bir diyalog değil aynı zamanda bir güven artırma mekanizması olarak da çalıştığı için Ankara Forumu başarılı oldu.


Üçüncü olarak daha en başından somut bir proje si ortaya kondu.



İşadamları, 2005'te Doğu Kudüs'te toplandıklarında, tarihi İsrail ve Filistin meselesinin çetrefilli siyasi konularına çözüm getiremeyeceklerini biliyorlardı. Ancak küçük ve işler adımlarla bu devasa sorunların çözülmesi için gerekli olan ortamın hazırlanabileceği kanaatindeydiler. Ve Gazze'deki boşaltılmış bir sanayi bölgesinin yeniden çalışır hale getirilmesiyle ilgilenmeye karar verdiler.


Şimdi uluslararası katılımlarla, altı ila on bin kişi arasında istihdam sağlayacak bir organize sanayi bölgesi inşa edilmesi planlanıyor. Bunu da hem İsrail hem Filistin otoriteleri destekliyor. Burada Türk, Yahudi ve Arap işadamları ortak şirketler kuracak. Sadece Filistinliler için istihdam ve gelir imkânı sağlamakla kalmayacak, Türk şirketleri için yeni ihracat imkânlarına sahip bir yatırım üssü de meydana getirilmiş olacak.


Somut Proje, somut ilişkileri ve somut adımları getirdi. Somut proje ile birlikte, İsrail ve Filistin tarafı ile sonuç kadar sürecin kendisinin de önemli olduğu bir teknik pazarlık başladı. İşte o teknik pazarlık süreci, yalnızca ilgili ülke cumhurbaşkanlarının değil, ilgili herkesin Ankara Forumu'ndan haberdar olmasını sağladı.


TOBB'un Ankara Forumu markası, o teknik tartışma süreci ile birlikte tuttu. Türkiye'nin yaratıcı bir projesi olan “Ankara Forumu”,çatışmalı sorunların çözümünde özgün bir model olarak dünyada kabul gördü.


YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI