Röportaj
Bodrum'u İngilizceyle tanıştıran ilk öğretmen Rafet GİDER
Bodrum’da birçok ilki gerçekleştiren ve Bodrum’luların hayatında önemli bir yere sahip olan Emekli İngilizce Öğretmeni Rafet Gider bu ayki konuğumuz.
31.01.2013 15:57
"İyi ki Bodrum'a gelmişim, iyi ki bu güzel insanlarla beraber olmuşum" diyen Rafet Gider ile geçmişe keyifli bir yolculuk yaptık.

Rafet Gider 1946 Bolu doğumlu. İlk ve orta eğitimini Bolu'da tamamlamış. Ortaokuldaki İngilizce öğretmenin kendisini İngilizceden soğutması üzerine lise yerine öğretmen okuluna gitmiş. Öğretmen okulunun son senesinde arkadaşları her türlü okula gidebiliyorken, kendisi sadece Ankara Gazi Eğitim ve İstanbul Eğitim 'e gidebiliyor olmasının suçlusu olarak İngilizce öğretmenini görmüş ve inat edip "İngilizce bölümüne gireceğim ve İngilizce öğretmeni olacağım" diyerek okuldaki öğretmenlerinin karşı çıkmasına aldırış etmeden Ankara Gazi Eğitimin sınavlarına girmiş ve öğretmen olmuş. 19 yaşında daha askerliğini dahi yapmadan Isparta Lisesine İngilizce öğretmeni olarak atanmış Rafet Gider. Kendisiyle neredeyse yaşıt olan 18 yaşındaki öğrencilerin İngilizce öğretmenliğini yapmış yaklaşık 3 sene. Bodrum'la tanışması da o üç sene içinde öğrencileri ile gerçekleştirdikleri bir Bodrum gezisiyle olmuş.
"Bir gün Bodrum'a lise öğrencileriyle beraber bir gezi yaptık. Raşit'in Kahvesinin oraya otobüsümüz geldi. Oradan bizi pansiyon sahipleri aldı. Üç kişi o, beş kişi öbürü diye bizi ayırarak evlerine götürdüler. Benim hiç görmediğim bir ağırlama şekliydi bu. Bodrum'la tanışmam ilk böyle oldu diye anlatıyor o günleri Rafet Gider.

Üç sene öğretmenlik yaptıktan sonra askerliğini yapmak için yedek subaylık müracaatı yapan Rafet gider o dönemde İngilizce Öğretmenlerini askere geç alma durumu olduğundan askere alınmak istemiyor ama askerliğini yapıp hayata atılmak isteyen Rafet Gider araya Demirel'in torpilini sokarak yedek subay olarak 1. ordu protokol ve tercüman subayı olarak askerliğini yapıyor. Yıllar sonra Bodrum'da karşılaşacağı Yusuf Karakaş'la da askerde tanışıyor Rafet Gider, "Askerde hafta sonları top oynardık. Bir genç vardı soldan topu alır süratli bir şekilde golü atardı" diye anlatıyor Yusuf Karakaş'ı.

Türkiye'nin karışık dönemlerinde, sıkıyönetimin olduğu yıllarda İstanbul'da bulunan Rafet Gider, askerlikten sonra biran önce mesleğini icra etmek istiyor ve Bakanlığın kendisine önerdiği beş ayrı görev yerinden birini seçmeye çalışıyor. Görev yerlerinden biri de Bodrum olan Rafet Gider aynı dönemde girdiği Karabük Demir Çelik'in sınavlarından başarıyla geçiyor. Öğretmenlikten alacağı maaşın 5 katı maaş, altına verilen araba ve lojmana rağmen görev yeri olarak seçtiği Bodrum'u tekrar görmek isteyen Rafet Gider 1970 yılında ikinci kez Bodrum'a geliyor. O dönemde görev yapacağı okulun müdürü Turgut Karabağlı kendisini karşılıyor ve Körfez Restoran'a yemeğe götürüyor. "Oğlum, Bodrum'un artık bir İngilizce öğretmenine ihtiyacı var. Eğer gelirsen çok memnun oluruz, seviniriz. Ancak istikbal senin yine de sen bilirsin" diyor. Turgut Karabağlı'nın o sempatik, babacan tavrı Rafet Gider'i çok etkiliyor. Bir de diyor Rafet Gider "baba sözü dinlemek lazım. Babam da çok etkili oldu karar vermemde. 'Oğlum güzel bir meslek icra ediyorsun sen öğretmenlik yap, Bodrum'da çok güzel bir yer' diyerek benim 1970 yılında Bodrum'a gelmeme vesile oldu" diyor.

Bodrum'a geldiği günü ilk gün gibi hatırlayan Rafet Gider o günleri şöyle anlatıyor; "1970 yılında Bodrum'a yeniden geldim. İbrahim Kaptan'ın Mercan Pansiyonunda kaldım. O zaman böyle oteller falan yoktu. Yemekleri Körfez Restoranda yer, sonra da okula derse giderdik. O zamanlar şimdiki gibi arabalar falan yok. Belediyenin önünden jeep ve iki minibüs vardı onlar geçerdi. Yalıkavak ve Turgutreis'e minibüslerle öğretmenler giderdi. Bende bir sabah okula giderken baktım okulun önünde minibüs bekleyen bir hanım var. Eşimi o gün gördüm. Sordum Turgut Bey'e, 'biz onu alırız' Kocair ailesinin Niyazi Çavuş'un kızı Sevcan' dedi. 18 yaşında okuldan yeni mezun olmuş, Yalıkavak'ta öğretmenlik yapan Sevcan'ı o gün aklıma yazdım” diyor.

1970-1990 yılları arasında ne kadar okuyan öğrenci varsa hepsi benim öğrencim oldu diye gururla anlatıyor Rafet Gider. 1972 yılında Bodrum Lisesi'nin açılmasıyla Bodrum'da lise olmadığı için ortaokuldan ayrılan ne kadar öğrenci varsa liseye kayıt yaptırmış. Gurbete okumaya gidip de dayanamayanlar da var tabii bunun içinde. Lise ilk açıldığında 40-45 kişilik bir öğrenci grubu varmış. Bunların yüzde 60'ını gurbette okuyamayıp Bodrum'a gelenler, yüzde 40'ını da sıfırdan liseye başlayanlar oluşturuyormuş. O dönemde yine öğrenci ile öğretmen arasında çok fazla yaş farkı olmamasına rağmen, öğrencilerine sözünü geçirmekte veya derslere konsantrasyonu sağlamakta çok başarılı olmuş Rafet Gider. "Okulda ne kadar haşarı öğrenci varsa benim dersimde mum olurlardı. Ama bilirlerdi ki İngilizce ilerde çok işlerine yarayacak. O dönemler bir de Uganda okul gemisi gelirdi Bodrum'a. Gemideki öğrenciler Bodruma yayılır günlerini geçirirlerdi. Bu da bizim dersimizde öğrendiğimizi uygulama şansı verirdi öğrencilerime. Yönetici arkadaşlarımın ileri görüşlü olmaları sayesinde öğrenciler benim dersimde dışarı çıkar Uganda okul gemisinden gelen öğrencilerle benim öğrencilerimin konuşmasını, öğrendiklerini sahada uygulamalarını isterdim. Karşılığında da not verirdim kendilerine. Konuştuklarını ispatlamaları için kimisi yabancı öğrencilerin pinlerini getirirlerdi. Bizimkiler de onlara çeşitli hediyeler verirdi. Hatta bazıları mektup arkadaşlığına kadar götürmüştü işi." diye anlatıyor Rafet Gider.

Bodrum'da kaymakam, savcı, emniyet müdürü, daire amirleri aklınıza gelen kim varsa hepsi İngilizce öğrenmek için Rafet Gider'in öğrencisi olmuş. 1970'li yılların ortasında Halk Eğitim merkezinde Bodrum'un ileri gelenlerine İngilizce öğretmiş Rafet Gider. Ford Nejat, Yaşar Yıldız, İsmail Çotura Rafet Gider'in öğrencilerinden birkaçı. Hatta İsmail Çotura o zamanlar ayakkabı boyacılığı yapıyormuş. İngilizceyi öğrendikten sonra gümrüğe odacı olarak girmiş. "beni her gördüğünde şunu nasıl söyleyeceğim, bunu nasıl söyleyeceğim diye sorardı. Bir de şimdi müze müdürü olan Yaşar Yıldız vardı. Yaşar Yıldız şu anda yurt dışında İngilizce konferanslar veriyor, Bodrum'u tanıtıyor. Bunları duyunca çok mutlu oluyorum" diyor Rafet Gider.

Öğretmenlik yaparken, Karaada'yı işleten öğretmen arkadaşlarının hastalanması üzerine İsmail Tuna, Erol ışıl ve Rafet Gider bir yaz Karaada'yı işletmişler. Tam da o dönemde sıkıyönetim olmuş ve adaya ulaşım kesilmiş. Yazın ortasında Karaada'da kalan üç arkadaş sezon sonunu zor getirmişler ve adanın kirasını çıkarıp işletmeyi teslim etmişler.

Rafet Gider'le röportajımızı Ticaret Odası'nda yaptık. Tesadüf aynı saatlerde Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Ticaret Odası Başkanı Mahmut Kocadon, Meclis Başkanı Hüseyin Nail Sağat, Uganda okul gemisinin fotoğraflarını bize getiren Mustafa Çakmaklı ve Mustafa Güneri da vardı. Rafet Hoca tüm öğrencilerini bir arada görünce inanılmaz mutlu oldu. "Burada gördüğünüz iş hayatını başarıyla yöneten bu arkadaşlar hepsi benim öğrencimdi. Onların selamı, sevgisi ve saygısı insana yetiyor" diyor gururla.

Bodrum'da 1990 yılına kadar öğretmenlik yapan Rafet Gider', o yıllarda Bodrum'a gelmeye başlayan İngilizlerin bir önerisiyle ikinci bir işe başlamış. İngilizler Yunanistan'dan Bodrum'a gelmişler ve otel yaptırmak için Bodrum'u seçmişler. Rafet Gider'e de "proje hazırlayın, yeri de gösterin otel yaptıracağız, parasını sezonlarda ödersiniz" demişler. Gümbet'teki birçok otel gibi Rafet Gider'in sahibi olduğu "Serhan Otel" de bu şekilde hayata geçmiş. “Oteller yapılınca dernek de kuruldu. BODER yani Bodrum Otelciler Derneği'nin genel kurulunda Mehmet Gökbel en çok oyu aldı. Ancak o başkanlığı kabul etmedi ve "sen İngilizce biliyorsun sen olacaksın" dedi. Böylece 90 yılından sonra Boder'in ilk başkanı olarak çalışmaya başladım. Aynı yıl öğretmenlikte yasal sınır olan 25 yılı doldurduğum için emekli oldum ve turizme ağırlık verdim. Bodrum 90'lı yılların başında havaalanı olmayan ama tanıtıma ihtiyacı olan bir kasabaydı." diyor.

Tanıtım için fuarlara katılmanın öneminden bahseden Rafet Gider, Bodrum'un tanıtımı için Turizm bakanlığının kapısını aşındırdıklarını ancak o dönemde bakanlığın İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Kapadokya'dan başka bir yer tanımadığını belirtiyor. Musa Gökbel'in milletvekili olduğu dönemde yaptıkları ziyarette Turizm Bakanlığından bir sonuç alamayan Rafet Gider ve Boder ekibi Musa Gökbel'in kapısını çalıyorlar. Musa Gökbel'de hemşehrilerini aldığı gibi bakanın yanına çıkarıyor. ANAP'ın iktidar olduğu dönemde Musa Gökbel turizm Bakanı İlhan Aküzüm'e "işte Bodrum, bu arkadaşlar fuara da gidecek, Bodrumun tanıtımı için her şeyi de yapacak" diyor. Bakan'da tanıtım müdürlüğüne telefon açıyor ve Bodrum'un Berlin ve Londra fuarlarına devlet protokolünden katılmalarını sağlıyor. Musa Gökbel'e de dönüp "bak her işini yaptım, sen de genel kurulda beni tenkit etme artık" diyor. O dönem SHP'nin milletvekili olan Musa Gökbel'de kürsüye çıktığında "benim turizm bakanını tenkit etmemi istiyorlar, diyanetin bütçesi şu kadar, diğerinin bütçesi bu kadar, turizm bakanının hiç bütçesi yok neyini tenkit edeyim bunun" diyor ve kürsüden iniyor. Bodrum için yaptığı iyiliğin karşılığını da Bakan bu şekilde alıyor. Sonrasını Rafet Gider şöyle anlatıyor; "O zamanlar fuarlara gittik, Bodrum'u tanıtmaya çalıştık. Havaalanı konusunda çok çalıştık. Çok mücadele verdik. Şimdi uçağa bindiğim zaman benim de emeğim geçti diye çok hoşuma gidiyor. Havaalanı Bodrum turizmi için büyük bir kazançtır" diyor.

Rafet Gider 1990 yılında yaptığı otelini kademeli olarak büyütmüş. Şu anda 70 odalı olan Serhan Otel'in ilk günkü gibi gözde ve hala eski müşterilerini ağırlamaya devam ediyor. Bunun sebebini sorduğumuzda ise Rafet Gider bir anısını anlatıyor; "Biz ilk açıldığımız zaman bir İngiliz geldi. Otelin sahibinin kim olduğunu sordu ve bana 'şu kapıdan giren herkes bir patrondur bunu sakın unutmayın. Buraya gelen insan tatile para ayırmışsa hali vakti yerindedir ve patrondur bunu unutmayın ve her müşterinize ona göre davranın' dedi. Biz de yıllardır bu düşünceyle hizmet ediyoruz. Serhan Otel'in ayakta kalmasının en büyük nedeni budur."

Bodrum'un ilk İngilizce öğretmeni olmasının yanında Rafet Gider Bodrum'un ilk eniştelerinden. Bodrum'a geldiği aylarda eşini görüp beğenen Rafet Gider elini çabuk tutuyor ve Bodrum'a gelmesinden kısa bir süre sonra Sevcan Kocair ile sözleniyor. Bir hafta sonu da sözlüsünü alıp Tepecikte bulunan Orfoz Restoran'a yemeğe götürüyor. Ancak Bodrum'lu gençler 'Bodrumlu kızı nasıl dolaştırır yanında, biz bunu bir dövelim de aklı başına gelsin' diyorlar. Rahmetli İbrahim Gökbel, 'ne yapıyorsunuz siz, delikanlılık yapmış işte ne güzel siz de biraz medeni olun artık' demesiyle sular durulmuş ve Sevcan Kocair ile uzun yıllara dayanan evliliklerinin temeli atılmış. Şu anda iki oğlu ve eşiyle birlikte mutlu bir hayat sürüyor Rafet Gider.

Bodrum o dönem bir başka güzelmiş. Mesela şimdi Kortan Restoran'ın olduğu yerde şehir kulübü varmış. Öğretmenler, hakimler, savcılar, bodrumun ileri gelenleri orada toplanırmış. Bodrum'da herkes birbirini tanır, bilirmiş. Tepecik Camiinin önü kumsalmış ve denize girilirmiş. Oradan işleri dolayısıyla sadece Postacı Ethem Sağat, Tenekeci ...... ve Rüştü Gür geçermiş. Yıllar önce Bodrum'da turizm insan sevgisiyle başlamış ve Bodrum'un insani değerleri turizmin gelişmesine çok büyük katkılar sağlamış.

Bodrum'da her türlü sosyal faaliyetin içinde yer almış Rafet Gider, bir tek siyaset yapmamış. Siyasete girmemesini önceleri eşi istememiş sonra bakmış ki hangi partiden olursa olsun hepsi kendi öğrencileri, dostları bir ayrım yapmamak için siyasetin içinde olmamış. Bodrum Lions Kulübünün kurucularından ve başkanlarından olan Rafet Gider kendi döneminde Mazı'da bir sağlık ocağı yaptıklarını anlatıyor.

“Ben kendimi şanslı hissediyorum. İyi bir evlilik yaptım. İki tane çocuğumla ve torunumla çok mutlu bir hayat yaşıyorum” diyen Rafet Gider'e son olarak Bodrum'daki eğitim öğretimi soruyoruz ve gençlere öğretmenleri olarak neler tavsiye ettiğini öğrenmek istiyoruz.

“Bizim zamanımızdaki ortam farklıydı şimdi ise daha farklı. Her şey gibi okullar da değişiyor. Çocuklar genç yaşta hayata atılıyorlar. Teknolojiye bakın nereden nereye geldi. Biz zamanında fotoğraf makinesi bulamazdık. Gençlerin iyi bir eğitim almaları şart. Ancak öğrenci eğitim sırasında angarya gibi görüyor, öğretmen ne söylese bunu anlamıyor. Bizim Bodrum Lisesi açıldıktan sonra üniversite başarısı yüzde 69'du. Şimdi o öğrencilerin çoğu Bodrum'da söz sahibi oldu. Şimdiki gençlerin de gelecekte söz sahibi olmaları için okumaları şart.”