Rifat HİSARCIKLIOĞLU
İpek Yolu
17 Eylül 2008 Çarşamba

İPEK YOLU KÜRESEL EKONOMİNİN BİR ZORUNLULUĞUDUR

 

İpek Yolu'nu tekrar canlandırma projesi, Karadeniz Çevre Otoyolu'nun tamamlanması ve Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu'nun temelinin atılması ve iki kıtayı denizin altından birleştirecek olan Marmaray geçiciyle bir hayal olmaktan çıkmıştır. Bu proje, Avrasya'nın denize çıkışı olmayan devletlerinin uluslararası pazarlarla bütünleşmeleri açısından da önemli bir dönüm noktasıdır.

 

Seksen öncesinde Türkiye ekonomisi rekabete kapalı, kalitesiz malı içeride pahalı üreten, ithal ikameci bir yapıdaydı. 80'lerin başında rahmetli Özal, rekabete açık, ihracatı ciddi bir iş alanı gören yeni bir zihniyetle ülkemizi tanıştırdı ve bu sağlıksız yapıyı değiştirecek adımları başlattı. Sonuçta 70'lerin hasta adamı gitti ve yerine müthiş bir ekonomik performans sağlandı.1980 yılında kişi başı 65 dolar ihracat yapan Türkiye, 2007 yılında kişi başı 1.500 dolar ihracat yapan bir ülke haline geldi. İhracat yapan şirket sayısı birkaç binden 46 bine yükseldi. Yüzde 90'ından fazla sanayi ürünü olan ihracatımızın üçte ikisi, dünyanın en rekabetçi piyasaları olan Avrupa ve Kuzey Amerika pazarlarına yapılır hale geldi.

Bugün güneyimizdeki ve doğumuzdaki coğrafya

henüz küresel ekonomiyle entegre olmamış bir yapıda. Yakın çevrede bu coğrafyaları en iyi bilen, en girişimci iş adamları da biziz. Ortadoğu, Kuzey Afrika, Balkanlar ve Avrasya ülkelerinden yapılan toplam sanayi ürünü ihracatının yüzde 65'i, Türkiye çıkışlıdır. O yüzden özellikle bu bölgelerde Türk girişimcilerinin önünde yeni fırsatlar ortaya çıkmaktadır. Bu fırsatları değerlendirmemizin önündeki tek engelse, ülkemizde hâlâ tam olarak sağlayamadığımız siyasi ve ekonomik istikrardır.

Son yirmi senede küresel ticaret, tarihinin hiçbir

döneminde yaşanmamış bir hızla büyümektedir.

1990 yılında 1 trilyon dolar olan küresel ticaret hacmi, 2007 yılı sonunda 14 trilyon dolara yaklaşmıştır. Sadece Avrupa ekonomileri ile Asya arasında 600 milyar dolarlık mal transferi gerçekleşmektedir. Küresel üretim hızla Asyalaşmakta ve Asya ekonomilerinin dünya ekonomisi içindeki payı giderek artmaktadır. Gelişmiş ülkelerin dünya üretimindeki payı, 150

yıldan beri ilk kez yüzde 50'nin altına düşmüştür. Dolayısıyla Asya'da üretilen malların Batı pazarlarına en hızlı ve en ucuz şekilde ulaştırılması hayati önem kazanmıştır.

Geleneksel ulaşım yolları olan Batı Asya limanlarının kapasitelerinin hızla gelişen ticaret hacmi karşısında yetersiz kalması, yeni ulaşım yolu arayışlarını beraberinde getirmiştir. Bu arayış sürecinde Avrasya ve Karadeniz bölgesinin kara ve demir yolları büyük önem kazanmış ve tarihi İpek Yolu'nun yeniden canlandırılması en önemli somut proje haline gelmiştir. İpek Yolu'nun yeniden canlandırılması bir nostalji değil, küresel ekonominin bir zorunluluğudur. İpek Yolu'nu tekrar canlandırma projesi, Karadeniz Çevre Otoyolu'nun tamamlanması ve Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu'nun temelinin atılması ve iki kıtayı denizin altından birleştirecek olan Marmaray geçişiyle bir hayal olmaktan çıkmıştır. Bu proje, Avrasya'nın denize çıkışı olmayan devletlerinin uluslararası pazarlarla bütünleşmeleri açısından da önemli bir dönüm noktasıdır.

2007 Kasım ayında Orta Asya Bölgesel İşbirliği Programı tarafından Avrasya'nın dokuz ülkesinin Orta Asya'nın ulaştırma altyapısının modernizasyonu için Asya Kalkınma Bankası, Dünya Bankası, İslam Kalkınma Bankası, Uluslar arası Para Fonu gibi önemli uluslararası finans kuruluşlarının mali desteğiyle

ilan ettikleri proje, yine bu yönde önemli bir gelişmedir. Ayrıca Avrupa Komisyonu 2008 Mart ayında yayınladığı raporda Orta Doğu, Akdeniz, Kafkaslar ve Orta Asya ulaşım eksenlerinde Türkiye'nin ana oyuncu olduğunu açıklamıştır.

Geçtiğimiz yıl içerisinde Dünya Bankası ülkelerinin ulaştırma ve lojistik performansını değerlendirmek için bir çalışma yaptı. “Lojistik Performans Endeksi” isimli bu çalışmaya göre Türkiye Avrasya, Ortadoğu ve Karadeniz havzasında lojistik altyapısı en iyi olan ülkedir.

Türk lojistik sektörünün gelişmiş yapısı tüm dünyaca takdir edilmekte ve uluslararası yatırımcıların da ilgisini çekmektedir. Türkiye sahip olduğu coğrafi konumu ve 1250 uluslararası taşımacılık firması tarafından işletilen 45 bini aşkın araçlık filosuyla kara taşımacılığında uluslararası deneyime sahiptir. 120 milyar dolara yaklaşan ihracatımızın yarısı kara yolu ile yapılmaktadır. Türkiye, dünyada en çok TIR karnesi kullanan ülkedir.

TOBB olarak taşımacılık sektörüne özel önem veriyoruz. Bu konuda tüm bölgelerde faaliyet gösteren sektör kuruluşları ile uluslararası projeler geliştiriyor, taşımacılık sektörünün sorunlarını gideriyor ve yeni iş imkânları yaratıyoruz. TOBB, Türk kara taşımacılığının kefil kuruluşudur. Sadece 2007 yılında TOBB'un üstlendiği mali risk kırk milyar dolardır. TOBB bu riski ülkemizin ekonomisinin hızlı gelişimi, ihracatımızın artışı ve kara taşımacılığı için üstlenmiştir.

Karayolu taşımacılığını kolaylaştırmak amacıyla gümrükleri modernize ediyor ve uluslararası standartlarda işletiyoruz. Şu ana kadar, Bulgaristan, Irak, Suriye ve Gürcistan sınır kapılarının modernizasyonunu tamamladık. Diğer sınır kapılarımıza yönelik çalışmalara da devam ediyoruz. Yap-işlet-devret modeli ile üstlendiğimiz gümrük modernizasyonu projelerinden edindiğimiz

deneyimimizi İpek Yolu rotası üzerindeki ülkelerle paylaşmayı planlıyoruz.

Dünya Karayolu Taşımacılığı Sektörü'nü İstanbul'da bir araya getirdiğimiz IRU Dünya Kongresi'nde, bu vizyonu sektördeki küresel aktörlerle paylaştık.Hem uluslararası karayolu taşımacılığı yoluyla refah ve barışa nasıl katkı vereceğimizi konuştuk, hem de çağdaş İpek Yolu'nu nasıl yeniden canlandırabileceğimizi tartıştık.

Tarihi İpek Yolu bir ticaret yolu olmasının yanı sıra, fikirleri ve duyguları bir yerden diğerine taşıyan bir kültür yolu da olmuştur. Büyük Türk Düşünürü Mevlana, İpek Yolu'nu takip ederek Afganistan'dan, Konya'ya ulaşmış, insanlığa ışık saçmıştır. Yenilenecek çağdaş İpek Yolu gelecekte, yeni fırsatlar ve yeni umutları beraberinde getirerek, dünya sahnesine bir kez daha çıkmaktadır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI